MÜŞKÜLPESENT YAZISI / Salı pazarı- KUŞADASI

Pazartesiyi salıya bağlayan gece, saat 05.00. Kamyonlar yerlerini almış. Mallar indiriliyor. Kadın erkek, büyük, küçük herkes çalışıyor. Bildikleri tek şey birkaç saat sonra bu sokakların hıncahınç dolu olacağı. diyor bir ses. Öteki cevap veriyor. <> Beriki elindekini havaya atıyor. Diğeri havadaki kavunu iki eliyle sıkıca tutup tezgahtaki yerine koyuyor. Atletler, külotlar, sütyenler, çoraplar tek tek taksim ediliyor. Domatesler bir yana salatalıklar öbür yana koyuluyor. Durmadan dinlenmeden çalışıyorlar. Nihayet hazırlıklar bitiyor.



Saat 07:00, artık kahvaltı zamanı. Somunlar ortadan ikiye bölünüyor, arasına kıpkırmızı bir domates ve en güzelinden yeşil acı biberler. O sırada bir ses. <Çay! Evet, sıcacık tavşan kanı çay burada! Abi vereyim mi bir bardak?> Çaycı memnun, pazarcı da memnun. Belki de akşama kadar midesine girecek tek sıcak şey bu çay.



Ne söyledikleri önemli değil. Konuşuyorlar. Sohbet ediyorlar. Mutlular, üzgünler, evet umutları var ve umutsuzlarda yani duyguları karmakarışık. Gözler her şeyi ele verir. Bunu da saklayamıyor. Her biri işinin başında ve çalışmaya mecbur! Ya da değil! Ama ordalar işte!





Adam gelir. Kadın gelir. Birkaç insan sonra biraz daha sonra biraz daha ve en sonunda ortalık mahşer günü, kalabalık, kargaşa tam bir kaos. Tabi sesler değişir. Söylenenler de. Kimisi der, kimisi de <> diye bağırır. Kimisinden hiç ses çıkmaz, çekingendir, oraya ait değildir. Ama başka yere de… Bazısı alır, beğenmez. Bazısı beğenmez alır. Bazısı da beğenir ama alamaz! Akşama kadar farklı farklı bir sürü insan gelip gider ama kalanlar hep aynıdır. Değişmez.



Akşam pazarı. Güneş vardiyasını bitirmiş yerini yıldızlar ve kardeşi Ay’ a bırakmıştır. Halefi Ay ağır ağır alır yerini. Acelesi yok. Kısmen dağılmıştır kalabalık. Şimdi sıra orta direğin ortasında ve yaşlılardadır. Bu saatler onların alış veriş saatleridir. Sıkı pazarlığın yapıldığı saatler. Üç kuruşun yapıldığı pazarlıklar. Alış veriş.



Biter alış verişte artık, pazarcılarda kamyonlarına taşınırlar ama iş bitmemiştir alış veriş gibi. Yarın erkenden başka yerlere park etmek için hareket eder kamyonları tıpkı gökyüzündeki yıldızlar gibi karanlığa asılmış sokak lambalarının ışığında. Ama kalanlar var elbet. Kediler ve köpekler, şimdi sıra onlarda. Sıra sahipsiz mallara sahip olmakta. Pazarlık yerini tatlı bir rekabete bırakmış. Kapan kapana. Tabi sesler yine değişti. İnsan sesleri gitti hayvan sesleri geldi. Kokularda değişti aslında. Taze kokular yerini çürük kokusuna bıraktı.



Rekabet ve ziyafet sokağa giren büyük, ışıklı ve gürültülü araçla bozulur. Kedi köpek sağa sola kaçışır. Doğanın kanunu bozulmamıştır aslında betonlar arasında da. Büyük balık küçük balığı yutar. Güçlü güçsüzü yener. Korkutucu garabetteki araç durur yolun ortasında. Üstünden insanlar iner. Ellerinde aletler. Çokta yabancı değildir aslında bu aletler kedi köpek için. Yine de kaçar hayvancıklar. Bir elinde ucu kuru otlardan süpürge, bir elinde eski bidondan bozma kürek. Ağzında sigara. Kimisinin ağzında da türküler. Çöpçüdür bu gelenler. Çöpçüler.



Salıyı çarşambaya bağlayan gece saat 05:00, kimsecikler yok tertemiz, buz gibi sokaklarda. Sanki orada olmadı bunca curcuna ve temaşa. Geriye kalanlar yalnızca sokak lambaları. Onlarda tıpkı gökyüzündeki yıldızlar gibi asılmışlar gecenin karanlığına.


Yazan : MÜŞKÜLPESENT

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder