KUŞADASI BENİM YAZISI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
KUŞADASI BENİM YAZISI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

KUŞADASI GÜZELÇAMLI-KALAMAKİ MİLLİ PARK / KUŞADASI VE ÇEVRESİ

KUŞADASI KALAMAKİ HİKAYESİ
Kuşadalılar bilir Kuşadası'nda denize Güzelçamlı'ya Kalamaki'ye gidilir. Kalamaki olarak bilinen Milli Park'a gitmek için bir çok neden var en başta

KUŞADASI'NIN EN GÜZEL MAHALLESİ - EN DEĞERLİ MAHALLESİ NERESİ? / KUŞADASI VE ÇEVRESİ

SORULAR! 
KUŞADASI'NIN EN DEĞERLİ YERİ NERESİDİR?
Sayfamıza genellikle Kuşadası ile ilgili farklı farklı sorular geliyor, bu sorularıun başında

KUŞADASI YENİ YILI KALABALIK KARŞILADI

Bu yıl Kuşadası yılbaşını kalabalık karşıladı diyebiliriz. 
Caddeleri ve iç mekanları doldu taştı...
Kuşadası esnafına, işletmelerine nasıl yansımıştır bilinmez ama yılbaşı akşamı her yer insandı...
İç mekanlar ; Sahilde yer alan tüm işletmeler neredeyse doluydu, barlar

ANNELER GÜNÜ

Tüm annelerimizin Anneler Günü'nü kutluyoruz.
***Dünya'da farklı tarihlerde kutlanıyor olsa da, hangi tarih de olursa olsun nerede olunursa olunsun, anneler günü kutlamak herkese huzur veriyor.  *** Fedakar

KUŞADASI'NDA SİNEMA - TİYATRO

Kuşadası şehirleşiyor...
Şehirleşti...

Bir çok yapısal değişimi söz konusu; Örneklersek, adalet sarayı yapılandı, belediye binası yenilendi, kongre merkezi bitti bitecek, üniversitesi genişletiliyor, otelleri büyüyor, büyük ölçekli alışveriş merkezleri var -hala yapılmaya devam ediyor, otobüs terminali yenileniyor/ modernleşiyor... Bu örnekleri arttırmak mümkün...

Şehirleşen Kuşadası'ndaki eksik "Sinema ve Tiyatro"

Sinema... Kuşadası'nın açık hava sineması olan yer otopark! Yine aynı yerde küçük bir kapalı sinema salonu vardı. Bilenler hatırladı... Bu sinema faaliyetini durdurduktan sonra, belediye binasının zemin katı sinema salonu olarak kullanıldı, onuda durduran sel oldu... Kuşadalılar sinema kültürünü şehirlerinde olmadığı için Söke ve Selçuk olmak üzere İzmir'den takip ettiler. Aradan uzun bir süre geçti ve Kipa A.V.M. içinde sinema faaliyeti yeninden başladı. "Teknik olarak yeterli mi? Konforlu mu?" tartışmasının yanı sıra, var olması sevindirdi. Olumsuz yanı... Şehre uzaklığı en büyük etken...

Tiyatro... Kuşadası'nda faaliyetleri Kütüphane salonunda yapıldı hala yapılmaya devam ediyor. Özel günler, kutlamalar ve etkinlikler içinde kullanılıyor. Yerel tiyatro gruplarının sahneledikleri oyunlarda dolup taşıyor yetmiyor! Kuşadası'nın dışından getirilen ulusal ölçekli oyunlarda ise fiziki yapısının yetersizliği Kuşadası'nın yüzünü kızartmaya yetiyor.

Şirin bir turizm kasabasından "şehirleşen Kuşadası" modeline geçerken, kültürel ve sanatsal faaliyetler için alanlar iyileştirilmez ise, şehirleşmenin en önemli ayaklarından olan bölümü atlamış oluruz.

Bu konunun en kısa zamanda ele alınması dileklerimizle...

Kuşadası Benim
09.11.2012

* Sizlerde bizlere Kuşadası hakkında yazılarınızı paylaşabilirsiniz...
İletişim adresimiz : kusdasibenim@gmail.com



KUŞADASI SEZONU AÇACAK / HOŞGELDİNİZ - WELCOME

Sezon Açılacak...

Kuşadası sezon hazırlıklarına başladı; Küçük/büyük esnafı, otelleri, su parkları, belediyesi...

Her sene olduğu gibi mekanlar dekore ediliyor, asfalt ve parke taşları yenileniyor, çiçekler dikiliyor.
Sezon giderek kısalıyor fakat yapılan her hazırlık aynı; yani hep sezon kötü geçiyor, yeni sezonda yapılacaklardan da geri kalınmıyor! (Paralar harcanıyor) Acaba sezon kötü mü geçmiyor?

*** Önceleri 7-8 ay sürermiş hareketli günler (sezon) şimdi ise sanki 2 ay , neden diye sorsak herkesin söyleyeceği bir şey vardır elbet...

Artık sezonu uzatma yöntemleri bulmak zaruri bir hal almıştır. Kongre Merkezi bunu karşılayacak mı?

Neyse...
*** Biz bahar gelmişken, sevmediğimiz soğuklar gitmişken, denize girmenin hevesi içinde...
Esnafımıza bu sezon için diğer tüm sezonlardan daha bereketli geçmesini dileyelim.

Kuşadası'na ziyarette bulunacak olan yerli ve yabancı TURİSTLERİMİZE şimdiden HOŞGELDİNİZ / WELCOME



Saygılarımızla...
KUŞADASI BENİM
11.03.2012

Sizlerde yazılarınızı bizimle paylaşın yayınlayalım.
İletişim adresimiz : kusadasibenim@gmail.com



"BİR ZAMANLAR 1. LİGDEYDİK" KUŞADASI GENÇLİKSPOR 3. LİGE YÜKSELDİ. (KUŞADASI BENİM YAZISI...)


Kuşadası'nı 3. Lige taşıyan Kuşadası Gençlikspor Basketbol Takımı oyuncularını kutluyor, başarılarının devamını diliyoruz...


***

Bir zamanlar 1. ligdeydik... Sezon 1998-1999

***
Hangi takımlar geliyorlardı Kuşadası'na!
Tofaş SAS, Efes Pilsen, Ülkerspor, Fenerbahçe, Darüşşafaka, Galatasaray, Türk Telekom, Beşiktaş, Pınar Karşıyaka, Tuborg, Oyak Renault , Mydonose Kolejliler , Kombassan Konya, Muratpaşa Belediye...

Kimler geliyordu Kuşadası'na diye saymaya başlasak liste çok uzun çoğu şu an bile yıldız isimler Hidayet Türkoğlu geliyor, İbrahim Kutluay geliyor, Harun Erdenay geliyor, Peter Noumoski geliyor, Mehmet Okur geliyor ve diğerleri...

***

Her iç saha maçı festival havasında geçiyor, kapalı spor salonumuz doluyordu... Kuşadası için maçlar önemli bir aktivite idi. Basketbola olan ilgi misafir takım oyuncularını bile şaşırtıyordu...

Kuşadası halkının basketbolu sevmesi o yıllara dayanıyor...

O dönem; Salon sporları için yönetim binası yapıldı, kapalı spor salonu bakımdan geçti, sporcu yetiştirmek için alt yapıya kismi önem/öncelik verildi...

Tabiki devamlılığı olmadığı için hepsi o döneme ait kaldı...

***

22 malubiyet 6 galibiyet ile 14. Sırada tamamladık ligi...
1. ligden düştük ama oyuncularımızdan;
Davor Pejcinovic, bir maçta en çok değer yapan ve blok lideri oyuncu olarak,
Tunj Awajobi, 12 maçta iki çifte yapan oyuncu olarak,
lig tarihine geçtiler.

***

1. ligde Kuşadası’nı temsil eden tüm oyuncularına ve teknik heyetine tekrar teşekkür ederiz, 1. lige çıkmasında desteği olan herkese çok teşekkür ederiz...

İsteriz ki 3. Lige çıkan Kuşadası Gençlikspor Basketbol takımına yeterli finans desteği verilir ve Kuşadası yine yeniden 1. lig heyecanını yaşar...

***

1. lig hayal değil...
Çünkü,
Kuşadasıspor basketketbol takımı kurulduğu yıldan 2 sene sonra 1. lige çıkarak bunu ıspatlamıştır...

***

Saygılarımızla...
KUŞADASI BENİM
07.02.2012

Sizlerde yazılarınızı bizimle paylaşın yayınlayalım.
İletişim adresimiz : kusadasibenim@gmail.com



KUŞADASI YILBAŞI ETKİNLİKLERİ / YILBAŞI KUTLAMALARI

Kuşadası'nda her yılbaşı hareketli geçiyor, 2012 kutlamalarıda eski yıllarda olduğu gibi hareketli ve sıcak geceğini göstermeye başladı.

Oteller, resturantlar ve cafe/barlar yılbaşı hazırlıklarını tamamlamak üzereler. Çoğu canlı müzikli ve herşey dahil menü hazırlarken, bazı işletmeler herşey dahilin dışında menülerde sunabiliyorlar.

Geçmiş yıllarda olduğu gibi belediyenin düzenlediği halka açık yılbaşı partisinin yanı sıra bazı otellerede müşterine ünlü sanatçılarla karşılıyor. Kesinleşmiş konser ve sanatçı programları olursa buradanda duyurmaya çalışacağız.

Sizlerinde Kuşadası'nda nasıl bir yılbaşı geçirilirse daha eğlenceli olur konusunda düşünceleriniz varsa bize yazın kusadasibenim@gmail.com ya da bu yazıya yorum ekleyebilirsiniz...

Yine işletme sahipleri de bize etkinliklerini ulaştırabilir... İletişim adresimiz kusadasibenim@gmail.com



Söz Sizde
Sizlerinde mutlaka Kuşadası yılbaşı etkinlikleri için söyleyecekleri vardır. Bunları bizimle paylaşırsanız memnun oluruz.

KUŞADASI/DAVUTLAR/SEVGİ PLAJI (ÇEHRESİ DEĞİŞİYOR)

Kuşadası/Davutlar/Sevgi Plajı’nı anlatırken son yazacaklarımızı ilk yazmamız gerekir, söze sondan başlamak…

Davutlar sahili Türkiye’nin en uzun ve en geniş plajlarından birine sahip. Sevgi plajının yıllanmış , uzun uzun ağaçları Davutlar sahilde piknik yapılabilecek tek yer olmasını sağlıyor. Davutlar sahilini bitirdiğimizde zaten karşımıza Kalamaki Milli Parkı geliyor.(Güzelçamlı).

Davutlar sahiline ve Sevgi Plajı’na bize göre yıllardır gereken önem verilmedi. Bunun nedenleri belki yerel yönetimlerden kaynaklanan sıkıntılar ya da Güzelçamlı’ya (Milli Park) yakınlığı…

Son yıllarda bu bölgede bir kabuk değiştirme söz konusu, adeta cehresi değişiyor. Çokta güzel oluyor.



Bölgede ailenizle piknik yapabileceğiniz, mangal yakabileceğiniz tek yer.

Tekneler için yapılan barınak limanı muazzam ve yeniliklere açık.
Plajın çevresinde yapılan park düzeni ve temizliği ile göze çarpıyor.
Tekne barınağının sonunda oluşan sığ suyu denizden gelen kefallar adeta kendi evleri gibi kullanıyorlar. Onlara ördeklerde eşlik ediyor.

Bu güzelliklerinin yanında piknik alanlarını temiz tutmak bizlere düşüyor, ortak kullanım alanları olan çeşmeleri, mangal yakma yerlerini, tuvalet ve duşları, bizim bulmak istediğimiz gibi bırakmak insani görevimiz olması gerek.

Tatil merkezi konumundan çıkıp, kentleşen Kuşadası’nın her köşesine böyle göze hoş gelen yerler yapılması şart.



Eksikleri yok mu ? Var!
Daha iyi olabilir mi ? Olur!
Bizler temiz ve düzenli kullanmalı mıyız? KESİNLİKLE!



Umarız Kuşadası’nın merkezi, Davutlar, Güzelçamlı ve bağlı tüm köylerinde böyle yenilenme ve geliştirmeler hızla olur.

Sağlıcakla kalın…
Rumuz : kusadasibenim
İletişim Adresimiz : kusadasibenim@gmail.com




Söz Sizde
Sizlerinde mutlaka Kuşadası-Davutlar-Sevgi Plajı için söyleyecekleri vardır. Bunları bizimle paylaşırsanız memnun oluruz.

KUŞADASI- İLK KURBAN (4.bap)

Kuşadası benim sayfamızın bir gün ara ile yayınlayacağı; 4 bölümlük kurmaca gerilim hikayesi...


4.bap


Kızın dairesine girmişlerdi. Her sabah kahvaltı yapmak için kullandığı tek kişilik masanın sandalyesine, ellerinden ve ayaklarından bağlanmıştı kız. Ağzını da koli bandıyla bantlamıştı. Tıpkı filmlerdeki gibi ama bu mini televizyonunun karşısında ki ikili koltuğuna uzanıp izleyebileceği bir film değildi. Bu gerçek hayattı. Onun gerçek hayatı. Adam haftalardır kızı izliyordu. Söz konusu olan işi ise her şeyini en ince ayrıntısına kadar düşünür, planlar ve öyle hareket ederdi. İşini şansa bırakmazdı. Bu işte de diğer işlerinde olduğu gibi her şey onun kontrolündeydi. Kurbanla ilgili her şeyi bilmek zorundaydı. Önce kurbanını seçer, kiminle görüşüyor, kimlerle geziyor, nerelere gidiyor, nerde, ne yiyor her şeyi öğrenirdi. Kuşadası’nda ki ilk kurbanını haftalar önce seçmişti.



Genellikle yalnız yaşan kadınları tercih ediyordu. Onlara ulaşmak onlarla yaklaşmak daha kolay oluyordu çünkü. Kız bir mali müşavirin yanında çalışıyordu. Aldığı para kirasını ödemeye, aylık giderlerini karşılamaya yetiyordu. Bazı gecelerde dışarı çıkar, arkadaşlarıyla oturup konuşurlar, günün dedikodusunu yaparlar, bir iki kadeh bir şeyler içerlerdi. Limiti en fazla üç tane ellilik biraydı. Bu gece de öyle yapmıştı üç tane ellilik içmiş ve çok geç olduğu bahane edip eve gitmek için masadan kalkmıştı. Arkadaşları: ‘ biraz daha oturalım sonra hep birlikte kalkarız, seni de arabayla evine kadar bırakırız’ demişlerdi ama Zeynep onları dinlememişti. Keşke dinleseydi. Zeynep Işıl. Adam dersine çalışmıştı. Zeynep ışıl. 25 yaşında. Mavi gözlü, beyaz tenli, kumral bir kızdı. Çok güzel değildi ama bir çekiciliği vardı kızın. Mavi gözlüydü bir kere ve bu yüzden bulunduğu her ortamda hemcinsleri arasında seçiliyor, erkekler ilk önce onunla ilgileniyordu. Ama adamımız için bunların hiçbir önemi yoktu. O işini yapıyordu ve bu seferde işini yapacaktı. Kurban güzel ya da çirkin, masum ya da günahkâr hiç önemli değildi. O sadece kurbandı. Adam çantasından bir bıçak çıkardı. Daireye girerken yaktığı koridorun ışı bıçağın üzerine düşüyordu. Kızın terden ıslanmış saçları anlına yapışmış, gözlerinin önüne geliyor, kızını görmesini engelliyordu. Adamın tek bir hareketiyle bıçağın üzerine düşen ışık yerini Zeynep’in kanına bırakmıştı. Boynunda açılan derin kesikten hızla sızan kan, terle karışıp kızın vücudundan akmaya başladı. Önce elbisesinin arasından göğüslerine sonra yavaşça karnına ve bacaklarına doğru ilerleyen kan en sonunda; anne ve babasının Zeynep’e ev hediyesi olarak aldıkları halının üzerinde birikmeye başladı. Bu adam kimdi ve Zeynep’i neden öldürmüştü. Böyle bir adamın Kuşadası’nda ne işi vardı?





KUŞADASI- İLK KURBAN (3.bap)

Kuşadası benim sayfamızın bir gün ara ile yayınlayacağı; 4 bölümlük kurmaca gerilim hikayesi...



3.bap



Kız evine yaklaştıkça rahatlamıştı. Artık evinin kapısını açıp, yorgun ve terli bedenini yatağına bırakmasına dakikalar kalmıştı. Otogar’ın karsındaki evlerde oturuyordu. Evi onun kalesiydi ve hiçbir düşman ona kalesinde zarar veremezdi. Saat kaç olursa olsun İtfaiye’nin bahçesindeki sebilde hep su olurdu. Kız sebile bağlı bardağı aldı, suyu açıp bardağı iyice yıkadı ve yıkadığı bardağı suyla ağzına kadar doldurdu. Bardağı ağzına yaklaştırdı tam bir yudum alacaktı ki durdu. Eve gidene kadar dayanamayacak olsa da içi rahat etmiyordu. Bu konularda çok titizdi. Bardağı yerine bıraktı ve suyu avucunun içene doldurdu. Küçük avuçları yüzünden sadece birkaç yudumluk su içebildi.


Çok oyalanmıştı burada. Eliyle dudaklarının kenarından akan birkaç damla suyu sildi. Durduğu zaman koşmaktan ve yürümekten yorulan ayaklarının sızladığını fark etti. Tek istediği sıcak bir duş ve yumuşak bir yataktı. Kafasında bu düşüncelerle evine doğru yürüdü. Apartmanın önüne geldiğinde çantasından beyaz güvercinli anahtarlığını çıkardı. Bu anahtarlığı çok seviyordu çünkü ailesiyle birlikte Aydın’dan Kuşadası’na tatil için geldikleri ilk yıl babası almıştı bu anahtarlığı ona. Beyaz güvercin çok sevdiği Kuşadası’nın simgesiydi ve ona babasını hatırlatıyordu. İki sene önce kaybettiği babasını… Anahtarlığında asılı beş anahtara baktı ve ofladı. Şimdi hepsini tek tek denemek zorundaydı. Her seferinde apartmanın ve dairesinin anahtarlarını ayıracağını söylüyor ama hep unutuyordu. İlk anahtarı denedi. Olmadı. İkinci anahtarı denedi olmadı. Üçüncü anahtar kilide girdi, kız anahtarı çevirmişti ki bir an kapının buzlu canımda bir siluet gördü ve görmesiyle de kalın parmaklı bir el kızın ağzını ve burnunu kapadı. Kız şoke olmuştu. Çığlık atmaya bağırmaya çalıştı ama nafile. Sesini duyuramıyordu kimselere. Adam kapıyı açtı ve kızı içeri –apartmana- soktu, kapıyı da içeriden kapattı…



KUŞADASI- İLK KURBAN (2.bap)

Kuşadası benim sayfamızın bir gün ara ile yayınlayacağı; 4 bölümlük kurmaca gerilim hikayesi...



2.bap



Çam ağaçlarının arasından geçerken içinden dua etmeye başladı. Küçüklüğünden beri ne zaman mezarlık görse bildiği tüm duaları okurdu. Dua okurken sokak lambalarının solgun sarı ışığının aydınlattığı kadarıyla da mezar taşlarının üzerinde ki isimleri okuyordu. Ali Bekir, Mehmet Yılmaz, Ayşe Kader. Sonra aniden durdu. Yüzü bembeyaz olmuştu. Bacakları titriyor, içi ürperiyor ama bakışlarını gördüğü şeyden ya da gördüğünü zannettiği şeyden bir türlü alamıyordu. Mavi gözleri hızla bir sağa bir sola gidip geliyordu. Gördüğü silueti arıyordu. Kalbiyle dua, gözleriyle mermerlerin üzerinde ki isimleri okurken mezarların arasında birini görmüştü.



Bir gölge. Bekli de işini yapan bir mezar görevlisiydi gördüğü kişi. Gece bekçisi ya da bilmiyordu işte belki de zararsız bir sarhoş, aklına bir sürü seçenekle tıka basa doldurup kendini rahatlattı ve yürümeye devam etti. Ama gözlerini bir türlü mezarlıktan alamıyordu. Elinde olmadan kaçamak bakışlar atıyordu mezarlığa. Sonra birden gizemli siluet yeniden göründü. Hızla ağaçların arasında geçiyor sonra aniden kayboluyordu. Kız hemen elini cebine attı, telefonunu çıkardı. ‘kahretsin’ dedi. Telefonunun şarjı bitmişti. Zaten telefonun şarjı olsa kimi arayacaktı ki? Arkadaşlarına gelin beni alın diyemezdi çünkü onlar çoktan evlerine varmışlardı. Telefonu çantasına geri koydu ve korkuyla mezarlığa sonra da arkasına baktı ve gördüğü şey onun koşmasına sebep oldu çünkü siluet bu kez kızın beş, altı metre arkasındaydı. Kızın koştuğunu gören siluet adımlarını hızlandırdı. Kız korkuyla koşarken arada arkasına bakıp aradaki mesafeyi kolluyordu. Ancak mesafe gittikçe kapanıyordu. Kız koşuyor adamda koşuyordu. Dört metre. Adam hızlandı. Üç metre. Kızın midesi yanmaya başladı. Yorulmuştu. Yavaşladı. İki metre, bir metre, kız arkasına bakmak için boynunu çevirdiği sırada adam kızı birden kolundan tuttu ve kendine doğru çekti. Kız korkuyla çığlığı bastı. ‘İmdatttt !’ Adam yüzünü ekşitti. Şaşırmıştı. Hanımefendi bağırmayın, korkmayın lütfen, telefonunuzu düşürdünüz buyurun, seslendim ama duymadınız sanırım. Kız yavaş yavaş kendine geldi. ‘Ama siz mezarlıkta değil miydiniz? Şey…> Hayır hanımefendi ne mezarlığı buyurun telefonunuzu. Kız telefonu aldı. Evet, telefon onundu. Çantasına koyarken düşürmüş olmalıydı. Adama teşekkür edip yoluna devam etti. Kız rahatlamıştı. Çok korkak olduğu düşünerek hayıflandı. Boşuna evhamlanmıştı. Öyle düşünüyordu. Ama belki de kuruntularında haklıydı. Çünkü mezarlığın içinde gördüğü siluet, meşum karanlığın içinden kahverengi gözlerle onu izliyordu hala…



KUŞADASI- İLK KURBAN (1.bap)

"Kuşadası benim sayfamızın bir gün ara ile yayınlayacağı; 4 bölümlük kurmaca gerilim hikayesi..."

1.bap

Saat gece yarısını çoktan geçmişti. Bu saatte 5 numaranın geçip geçmeyeceğini bilmiyordu. Aslında yürüyeceği mesafe çok uzak değildi ama o yine de korkuyordu. Tek başınaydı. Arkadaşları onu bırakmak istemişlerdi ama o kabul etmemişti. Sıkıldı, ofladı pufladı yürümeye karar verdi. İnönü caddesinin kapalı dükkanlarını


bir bir geçerken, kendi kendine ‘lütfen lütfen’ diye söylendi. ‘Lütfen minibüs olsun ya’. Ama yoldan ne bir minibüs ne de bir taksi geçiyordu. Kavşağa kadar geldi sonra kavşaktan geçip, Kız Meslek Lisesinin yanında ki kaldırıma çıktı ve yürümeye devam etti. Karşıdan iki kadın kol kola girmiş gülüşerek kıza doğru geliyordu. O sırada beyaz bir şahin kadınların yanında durdu. Kadınlar arabanın camına doğru eğilerek konuşmaya başladılar. Kız kadınlara ve arabaya yaklaştıkça konuşulanları daha net duymaya başladı. Aslında olan şuydu: İki travesti müşterileriyle pazarlık yapıyordu. Kız bir an kusacak gibi oldu, başını öne eğdi ve kaldırım taşlarını saymaya başladı. Kafasını dağıtmaya, konuşulanları duymamaya çalışıyordu. Ama olmadı. Neden sonra, adamlardan biri beyaz şahinin içinden çıktı ve kıza seslendi: ‘yavrum sende katılsana bize hey!’ , ‘ on dokuz, yirmi, yirmi bir, yirmi iki.’ Kız adamın söylediklerini duymuştu. Taşları saymayı bıraktı, adımlarını hızlandırdı ve arkasına bakmadan yürüdü. Belediye binasının verevindeki köşeye kadar geldiğinde, bir an için durup, korkuyla arkasında baktı. Köşede ki fotoğrafçı dükkanın vitrinine asılmış flaş'ın mavi ışığı, kızın yüzünde patlıyordu. Kız takip edildiğini düşünüyordu. Arabandan inen adamın kendisini takip ettiğini sanmıştı ama yanılıyordu. Arkasına baktığında gördüğü şey pazarlığın bittiğinin işaretiydi. Çünkü o sırada araba travestileri de almış kavşağı geçiyordu. Derin bir oh çekti ve yoluna devam etti. Artık önünde aşması gereken tek bir engel kalmıştı. Adalızade Mezarlığı…





KUŞADASI’NDA KAHVALTI

Masanız Ege usulü envaiçeşit yiyecek ile donatılmış,

Neler var neler…

Çeşit çeşit zeytin ve reçeller , yöresel peynirler, tereyağımız ve çingen pilavımız için zeytin yağımız…

Hali hazırda bekleyen tazecik domates, salatalık ve biberlerimiz…

Sahanda omletimiz… İsteğe bağlı salam veya sucuğumuz…

Kızarmış ekmek ve bazlamalarımız...

Semaverde çayımız, onun yanında taze sıkılmış portakal suyumuzda hazır…

Bunlar;

Bir evin mutfak masasında mı?

Yoksa, bir otelin kocaman kahvaltı salonunda mı?



Biz bu keyifli kahvaltıyı Kuşadası’nda iskele üzerinde yaptık…


Sizlerde güneşin kendisini iyice hissettirdiği bu aylarda, Kahvaltınızı şöyle deniz kokusunu alarak, balıkları izleyerek yapabilirsiniz. Ve gününüzün ilk saatlerinde enerjinizi toplamış olursunuz.


Kuşadası’nda iskelede hizmet veren birçok mekan var… Şimdilik yer ve mekan isimleri vermiyorum, ilerideki yazılarımda mekanlarla ilgili izlenimlerimi de sizlerle paylaşacağım…

Sağlıcakla kalın…
Rumuz : kusadasibenim
İletişim Adresimiz : kusadasibenim@gmail.com

KISACA KUŞADASI'NDA BİR YAT GEZİSİ YANİ NAMIDİĞER BOAT TRIP HİKAYESİ…

Kısaca Kuşadası’nda bir yat gezisi yani namıdiğer boat trip hikayesi…
Bu turlar nasıl yapılır, fiyatı nedir, zamanı nasıldır bunları yazmaya gerek yok, yat turuna çıkmaya siz sadece karar verin çark bir şekilde sizi içine alıyor…

Ada’da bilmeyen yoktur herkes yılda (sezonda) en az bir kez yapar bu turu, ama Kuşadası’na ziyarette bulunan yerli ve yabancı tüm turistler ise son yıllarda zorunlu olarak yaparlar, zorunlu diyorum kısa bir süre önce arkadaşlarım ile katıldığım turda bunu hissettim…

Çünkü Kuşadası ziyaretçileri Efes’e gider gibi otobüs ve minibüslerle kaldıkları otellerden alınıp teknelere getiriliyor…

Bizim tekneye de çoğunlukla İranlı turistler denk geldi…
Karmaşık müzikleri, ilginç dans figürleri ve meraklı bakışları ile eğlenceli bir gurup oldular. Tabi İranlı turistlerimize birde teknenin fotoğrafçısı (O kendisine teknenin paparazisi diyor) ve İranlı iki rehber bayan eklenince deymeyin keyiflerine…

Tabi haksızlık yapmayayım teknede sadece İran müzikleri sunulmadı, repertuar baya genişti, bizim Murat Dalkılıç’tan başlayarak Murat Boz’a, sonra Desperado ve Titanik ile devam eden müzik sunumu mega star Tarkan’ımız ile sonlandı…

Bu arada gidilen koylarda organize bir şekilde sizi jet ski ve banana boat kiralamak isteyen kişiler karşılıyor, arz talep meselesidir çokta karışmamak gerekir…

Gelelim gidilen koyların deniz kalitesine Kuşadası’nda denizi ile ünlü Milli Park (Güzelçamlı) dışındaki en iyi yerler sayılır… Yaz aylarının sıcak günlerinde, kendinizi tertemiz, berrak aynı zamanda çok soğuk bir suya atmak keyifli, bundan dolayı olsa gerek Kuşadası’nın yerli halkı bu turlara katılıyor…

Bir de digital fotoğraf makinasını unutmamak gerek, bunun iki nedeni var; birincisi tabiyatin ve Kuşadası'nın güzelliklerini görüntülemek, ikincisi ise yanınızdaki arkadaşlarınızın bu tabiyati görüp sosyal paylaşım sitelerindeki profilleri için istedikleri pozlara cevap vermek...

Günün sonuna yaklaşırken...

Dönüş yolunda her ne kadar çok yorgun olunsa da, kıyıya yaklaşan tekneden Kuşadası'nı izlerken önce limandaki gemileri ve Güvercin Ada’yı (Küçük Ada) görünce, sonra kendinizi marinanın içinde bulunca, eve yada otele kadar yetecek enerjiyi buluyorsunuz…

Sonuç; Deniz güzel, eğlence var (İranlılar ilginç eğleniyor, size denk gelmeye bilir) yemekler ve içecekler fena değil…


Sağlıcakla kalın…

Rumuz : kusadasibenim
İletişim Adresi : kusadasibenim@gmail.com